Göndelen Köyü TÜRKİYE


   
  Yukarı Göndelen Köyü Web Sitesi
  Ereğli'den Haberler
 
Türk dış politikası Dış politikadaki değişiklikleri en iyi geçen hafta Dış İşleri Bakanlığı’nda yapılan ‘Büyükelçiler Toplantısı’nda Bakan Davudoğlu’nun konuşması işaret ediyor. Öne çıkan konu başlıkları şöyle: “Hatt-ı diplomasi yoktur; sath-ı diplomasi vardır, o satıh bütün dünyadır”. Daha önce sadece Batı’ya dönük yüzü ve Batı ittifakı üzerinden yürütülen politikalar tüm yer küreyi kapsayacak biçimde genişliyor ve 360 derecelik bir esnekliğe kavuşuyor. Olaylar gelişip, başka aktörler belirli girişimlerde bulununca sergilenen reaktif yani tepkisel karşılıklar yerini proaktif yani ön alıcı girişimlere bırakıyor. Hedef bu. Ayrıca, diplomasinin araçları değişiyor. Eskiden daha savunma ve güvenlik merkezli bir dış politika izlenirken şimdi ‘yumuşak gücü’ açığa çıkaran bir tarz yeğleniyor. Ne demek bu? Askeri gücü öne çıkarmak yerine diplomasi, kültür, ekonomi ve ortak insani sorunların birlikte çözümü konusunda ortaklıklar geliştirmek amaçlanıyor. Bu yolla üretilecek gücün/etkinin daha yaygın ve benimsenir, Türkiye’ye daha fazla nüfuz kazandıracağı düşünülüyor. Türkiye için biçilen ‘yakın gelecek’ vizyonu, ülkemizin doğu-batı ve güney-kuzey eksenlerinde bir enerji, mal ve bilgi akışı merkezi olması hedefi üzerine bina ediliyor. Enerji nakil hatlarının güvenliği gerekli. Mal akışı için hem ticaretin, hem sanayinin geliştirilmesi gerekli bunun için rejim istikrarına ihtiyaç var. Bilgi akışı için hem onu kullanacak hem başka ülkelere aktarımını sağlayacak kaliteli iş gücü elzem. Bu da toplumun yaşam ve gelişme düzeyinin yükseltilmesini gerektiriyor. Yani, dış politika öyle iç politikadan soyut değil. Öte yandan sadece lafla, çoşkuyla ve niyet belirtimiyle iş bitmiyor. Müthiş bir ulusal seferberlik gerekli. Şöyle bir on küsur yıl geriye gidin (Özal dönemine) ve o dönemin heyecan veren sloganını hatırlayın: “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne…” Ne kadar umutlanmıştık değil mi? Ama umut uçağı havalandı, Adriyatik üzerinde bir tur attı ve Kafkaslar’da çakıldı. Uçağın yeteri kadar yakıtı yoktu. Dış politikanın yakıtı sizin ekonomik gücünüzdür. Toplantıda öne sürülen bir başka hedef de “Osmanlı coğrafyasına geri dönüş”tü. Doğru karar, çünkü bu yakın çevrede bizim etnik ve kültürel izlerimiz yaşıyor. Ama tarihe geri dönüş birkaç sorumluluğu da beraber getiriyor: Öncelikle cumhuriyetle yeniden yazılan tarihin gerçeklikle ne kadar uyuştuğunu sınamak ve uymadığını görünce travmalara hazırlanmak. Sonra geçmişle yüzleşmek. Bizim gurur duyduğumuz bir yığın olayın mağdurlar yaratıp yaratmadığını öğrenmek ve bununla baş etmek. Nihayet, 20. yy.a girerken bizim ‘mazlum bir millet’ değil aslında bir imparatorluk olduğumuzu benimsemek ve nasıl azgelişmiş bir ülke haline geldiğimizi anlamaya çalışmak. Anlayalım ki bu süreci tersine sarıp gelişmiş ülkeler saflarına katılalım. Pekiyi, Dışişleri Bakanlığı Türkiye’nin bırakın dünya devleti olmasını, bir bölgesel güç olmasına yetecek imkanlarla donatılmış mı? Bu bakanlık bütçesi ülkenin GSMH’nın sadece %.007’sinden oluşuyor. Bu oran Almanya’da %12, Fransa’da %23. Personel sayısı da bu ülkelerin üçte veya dörtte biri kadar. Sonuç: Büyük konuş ama lafını destekleyecek kadar gerçekçi ol!
 
  © Copyright 2007-2008 - Powered By Ravi® - Tüm Hakkı Saklıdır İzinsiz Hiçbir İçerik Kopyalanamz Aksi Halde Yasal İşlem Uygulanır KURUCU : EMRAH BAŞ  
 
PageRank Checking Icon Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol